file:///C:/Users/osener/AppData/Local/Temp/yandex_5595a10dc0cbe17c.html

fırında beşamel soslu sebzeli tavuk

akşam yaptığım bu yemek herkes tarafından çok beğenildi...

adını ne yazsam diye çok düşündüm ama maalesef yaratıcı bir isim bulamadım...

yapımı kolay olduğu gibi çok da hafif bir yemek oldu...

gelelim tarife...

başka sebzelerlede yapılabilecek bu tarifi ben patates ve kabakla yapmayı tercih ettim...

3 adet patates ve 3 adet kabağı küp şeklinde doğrayıp üzerlerinde hafif sıvı yağ gezdirdikten sonra birazda tuz ekleyip yağlı pişirme kağıdı serdiğim firin tepsisine yaydım...

fırını 250 derecede ayarlayıp üzerleri hafif kızarana kadar pişirdim...

bu sırada düdüklüde haşladığım 2 tavuk budunu didikleyerek derilerinden ve kemiklerinden ayırdım...

tabi siz tavuğun başka kısımlarını da kullanabilirsiniz, evde o an o vardı ben onu kullandım...

daha sonra sebzelerimi bir borcama yada benimki gibi biraz derin bir tepsiye alıp  üzerine parça tavuklarıda serptim...

beşamel sos için yarım çay bardağı sıvı yağda 2 tepeleme çorba kaşığı unu kavurup 1,5 çay kaşığı tuz ve topaklanmayacak şekilde yavaş yavaş yarım litre süt ekledim...

krema kıvamına geldiğinde sebzeli tavukğumun üzerine serip üzerine varsa biraz kaşar rendesi koyup fırının üst kısmını çalıştırarak biraz kızarttım...

umuyorum sizlere beğenirsiniz...

afiyet olsun...




beze tarifi

beze bazılarımızın çok sevdiği bazılarımızınsa pek sevmediği bir tatlı...

yapımı aslında çok kolay ...

tenceremizde oda sıcaklığındaki 3 tane yumurtanın beyazı ile 3 çay bardağı şekeri önce düşük devirde sonra yüksek devirde çırparak krema haline getiriyoruz...Bu aşamada tenceremizi ocağa alıp çok kısık ateşe oturtup çırpmaya devam ediyoruz...

mikserin izleri kaybolmadığı zaman kremamız fırınlanmaya hazır kıvama gelmiş demektir...


daha sonra kremamızı yağlı pişirme kağıdı serdiğimiz tepsimize bir hamur torbası yada altını köşesinden kestiğimiz bir  buzdolabı poşeti ile sıkarak önceden 100 derecede ısıttığımız fırında 1 saat kurutuyoruz...

biraz soğuyunca kağıttan çıkarıp servis yapabiliriz...

brokoli çorbası

mutfağımıza yeni yeni girmesine rağmen kış günlerinin sevilen sebzelerinden oldu artık brokolide... haşlaması ve salatası gibi çorbasıda sevildi... 

 bu kolay çorba için yaklaşık yarım kilo brokoliyi buharda pişiriyoruz... 

 buharda pişirim için daha öncede bahsettiğim tencere içi buharda pişirme aparatı yanı sıra varsa buharda pişirme makineside kullanabilirsiniz... 

hiç biri yoksa az bi suda haşlayın gitsin bence :)

 brokolileri pişirdikten sonra tenceremize koyduğumuz yaklaşık yarım çay bardağı sıvı yağa 1,5-2 yemek kaşığı un koyup kavuruyoruz... 

 1-2 dk kavurduktan sonra üzerine 1 su bardağı süt ve 3 su bardağı kadarda su ilave edip karıştırarak kaynatıyoruz... 

tabi tuzunuda atmayı unutmuyoruz, benim yazmayı unuttuğum gibi :) 

kıvam almaya başlayınca içerisine brokolilerimizi ve 1 küçük kutu kremamızı ilave edip bir taşım kaynatıp altını kapatıyoruz... 


el blenderi yardımıyla tane kalmayacak şekilde çektiğimiz çorbamız artık yenmeye hazır... 

 içerisine biraz da mısır ilave ederek afiyetle tüketmeniz dileğiyle...



cipsli tavuk tarator

özel günlerinizde misafirlerinize ikram edebileceğiniz bir tarifle yeniden karşınızdayım...

tarifi kayınvalidemden aldım, o yapmıştı yedim gerçekten çok lezzetli olmuştu  kesinlikle öneriyorum...

öncelikle 1 adet tavuk göğsünü haşlayıp didikliyoruz...

üzerine bir avuç kadar haşlanmış nohut, 1 kutu konserve mısır (dondurulmuşta olur), 2 adet havuç rendesi, en az 2 su bardağı yoğurt 1 su bardağına yakın mayonez ilave ediyoruz...

biraz kırmızı toz biber biraz karabiber ve tuzunuda ilave ettikten sonra güzelce karıştırıyoruz...

karışımımızı servis tabağına aldıktan sonra , bir paket dövülmüş patates cipsine bir avuç kadar dövülmüş ceviz ilave edip bununla salatamızın üzerini tamamen kaplıyoruz...



resmi birazı yendikten sonra çekebildim...İdare edin artık...


hadi yine iyisiniz, misafirler bayılacak...

sizde sitedeki reklamlara tıklarsınız artık :)

not : cipsi ağzını açtıktan sonra paketinde bir su bardağının alt kısmı ile dövebilirsiniz...

evde kuzu tandır

malum kurban bayramı geçti...

bir çoğumuzun evinde kurban eti bulunuyor...

öncelikle allah imkanı olupta kesebilen herkezin kurbanını kabul etsin demek istiyorum...

bu etleri pişirirken aklımıza şöyle bir tandır yapabilsekte yesek diye geliyordur mutlaka...

bende bu amaçla yaptığım bir kaç pişirme şekli denemesinden sonra en randumanlısını sizlerle paylaşmak istedim...

zira evde tandırımız olmadığına göre elimizdeki imkanlar ile en yakın lezzeti elde etmeye çalıştım....

bize gerekli olan kuzu eti dışında düdüklü tencere ve tencere içi buharlı pişirmeye yarayan ve gerek züccaciyelerde gerekse pazarlarda yaklaşık 10 TL civarında bir ücretle temin edebileceğiniz garip şekilli ve açılabilen aparat...

bilmeyenler için resmini de paylaşıyorum...

tandırımız için etimizi önce güzel bir şekilde tamamen kaplayacak biçimde alüminyum folyo ile sarıp kenarlarını kıvırarak sarıyoruz...

sonra yırtılmaması ve yalıtımın tam olması için kıvırdığımız taraf içerde kalacak şekilde bir kez daha sarıyoruz...

pişirme aparatımızı düdüklümüzün dibine koyup üzenine çıkmayacak şekilde 1 su bardağı kadarda su ilave ettikten sonra etimizide üzerine koyup düdüklümüzü kapatıyoruz...

kısık ateşte yaklaşık 2 saat kadar pişirdikten sonra gerçeğe en yakın tandırımız yenmeye hazır hale gelecektir...

piştikten sonraki halinin resmini çekmeye fırsat kalmadan yendiği için resmi yok ama gerçekten çok güzel olduğunu söyleyebilirim...

denemenizi öneririm..



bayat ekmek mantısı

bugün kendi uydurduğum bir tarifi paylaşmak istiyorum...

yani ben buldum patladı gitti olayı :)

aslında benden öncede bir çok kişinin yapmış olması mümkün ancak ben tarifi bir yerden almadım...

adınıda kendim koydum...

sizlerde paylaşacağınız zaman link verirseniz çok sevinirim...

yapımı oldukça kolay...

bir tencereye 1 soğanı küp şeklinde doğrayıp sıvı yağ ile saydamlaşana kadar kavuruyoruz...

sonra içerisine 100-150 gr. kadar kıymayı ilave edip beraberce topak kalmayacak şekilde kavurduktan sonra içerisine 1 tane domatesi ve bir çorba kaşığı kadar salçayıda ilave ediyoruz...

son olarak biraz tuz, biraz karabiber ve birazda nane ilave edip üzerine bir çay bardağı kadarda sıcak su koyup kapağını kapayıp kısık ateşte biraz pişiriyoruz...

bayat ekmeklerimizi tabaklarımıza küçük küçük  doğrayıp  üzerine oda sıcaklığında beklettiğimiz ve çırparak akışkan hale getirdiğimiz tercihen sarmısaklı yoğurdumuzu her tarafına gelecek şekilde döktükten sonra son olarak kıymalı karışımımızıda üzerine gezdirip soğutmadan servis yapıyoruz ....

tahmin ettiğinizden çok daha lezzetli olacağından emin olabilirsiniz...


afiyet olsun...


kıymalı yada etli bezelye yemeği

Bezelye bazılarının çok sevdiği, bazılarınında hiç sevmediği bir sebze...

benim sevenler grubunda olduğumu söylememe pek gerek yok sanırım..

bezelyeyi konserve bezelyeden yapabileceğiniz gibi taze bezelyenin içini ayıklayarak da yapmak mümkün...

ben zaman zaman mevsiminde aldığım bezelyeleri ayıklayarak dondurucuda muhafaza edip daha sonra tüketmeyi tercih ediyorum...

gelelim tarifimize...

genelde bir çok sebze yemeğinde aslında pişirme şekli aşağı yukarı aynı zaten...

ancak genel bir sebze yemeği tarifi yazmak da hem blogtaki tarif sayısının azalmasına yol açacağından hemde bazılarımız için anlaşılması zor geleceğinden ben ayrı ayrı yazıyorum...

zaten biraz ustalaştıktan sonra buraya bakmadan da kendi kendinize doğaçlama yaparsınız...

yemeğimiz için önce demliğimize bir miktar su koyup bir tarafta kaynamaya bırakıyoruz...(tabi et suyu kullanmayacaksak)

daha sonra tenceremize küp şeklinde doğradığımız 1 adet orta boy soğanı bir miktar sıvı yağ ile birlikte ilave edip kavurmaya başlıyoruz...

bu sırada  bir adet kırmızı biberide aynı şekilde doğrayıp soğanlara ilave ederek kavuruyoruz...

sonra içerisine kıymayı ilave edip topak kalmayacak şekilde ezerek kavurmaya başlıyoruz....( kuşbaşı et kullanacaksanız daha önceden haşlamış olduğunuz etleri bu aşamada ilave etmelisiniz)

1 tane domates ve 1,5 çorba kaşığı kadar salçamızıda tuzumuzla beraber tenceremize koyup üzerinede bezelyelerimizi ilave ediyoruz...

 bir adet patates ve 2 adet havucumuzuda küp şeklinde doğrayıp ilave ettikten sonra tenceremizin kapağını kapatıp, ocağı kısıyoruz...

yemeğimiz biraz piştikten sonra kaynayan suyumuzdanda üzerini kaplayacak kadar koyup pişirmete devam ediyoruz...

bezelyelerimiz piştiğinde yemeğimiz hazır hale gelecektir...

şimdiden afiyet olsun...






palamut buğulama

malum av sezonu açıldı...
bu senede palamut bol olacak gibi görünüyor...

eylül ayında daha palamutlar yağlanmadığından ızgarasını yapmak pek lezzetli olmayacakır...


zaten çok da lezzetli bir balık olmayan palamutun bence en lezzetli hali buğulaması oluyor...

ben buğulamayı yaparken sebze kullanmıyorum sadece kuru soğan ve limonla daha lezzetli oluyor bence...

gelelim nasıl yaptığıma...

önce halka şeklinde hazırlattığım palamutları karnıyarık tenceresi tarzında bir tencereye yeteri kadar sıvı yağ ile birlikte diziyorum...

üzerine yine çokda ince olmayan halkalar şeklinde doğradığım kuru soğanları ve kabuklarını hafifçe rendeleyip aynı şekilde dilimlediğim  limonlarımı da dizdikten sonra tencemin ağzını kapayıp kısık ateşte pişmeye bırakıyorum...

isteyenler bu aşamada üzerine birada tereyağı doğrayabilir lezzet katacaktır...

tabi bu arada benim yazmayı unuttuğum gibi sizde tuzunu atmayı sakın unutmayın:)

balıklarımız suyunu salıp tekrar çekmeye başladıktan sonra artık yenmeye hazır kıvama gelmiş demektir...

afiyet olsun...

kıymalı patlıcan kebap

patlıcan yaz mevsiminin değişmez sebzelerinden...

hele birde taze domates ve taze biberle beraber daha da lezzetli oluyor...

genelde kıymalı veya etli patlıcan kebap , karnıyarık gibi patlıcan yemekleri esasta aynı şekilde pişiriliyor...

yapacağımız yemeğe göre önce patlıcanları alacalı bir biçimde soyuyoruz...

daha sonra biraz tuz attığımız bir suya çok küçük olmayan parçalar halinde kuşbaşı biçiminde doğruyoruz...

doğradığımız patlıcanları tuzlu suyumuzda hafifçe ovalıyoruzki acısı biraz çıksın...

bu sırada fritöz yada kızartma tenceremizde yağımızı iyice ısıtıyoruz...

patlıcanlarımızı sudan önce bir kurulama havlusuna çıkarıp iyice kuruladıktan sonra yağımıza ilave ederek kızartmaya başlıyoruz...

bu sırada bir başka tencereye çok az bir miktar sıvı yağ koyup içerisine 1 kg patlıcan için orta boy 2 soğanı küp şeklinde doğrayıp çevirmeye başlıyoruz...

soğanlar biraz şeffaflaşmaya başlayınca yine 3-4 tane biberide aynı şekilde doğrayarak ilave ediyoruz...

biberleride biraz çevirdikten sonra içerisine 150-200 gr kadar kıymamızı ilave edip kıymalarımızda topak kalmayacak şekilde ezerek pişiriyoruz...

1 çorba kaşığı kadarda salçamızı ve 2-3 baş sarmısağımızı da tenceremize ilave ettikten sonra 2 büyük domatesi de küp şeklinde doğrayarak ilave  edip kapağını kapatıyoruz...

bu sırada bir taraftada biraz su kaynatmanın faydası olacaktır...

bütün patlıcanlarımız kızardıktan sonra onlarıda tenceremize ilave edip 2-3 çay kaşığı tuzuda ekleyip üzerini çok az  geçecek kadar kaynayan suyumuzu da koyup pişmeye bırakıyoruz...

yaklaşık 10-15 dk kadar bu şekilde pişirdikten sonra artık yemeğimiz servise hazır duruma gelmiş oluyor...

yanına pilaz ve tabiki cacıkla yazın vazgeçilmez yemeğini artık afiyetle yiyebiliriz...

bu arada karnıyarık tarifinide bir ara ayrıca yazacağım ancak tadı neredeyse aynı oluyor, bu şekilde daha kolay öneririm..


RAFET USTA AFYON

yıllık tatili geçirmek için bu senede her sene olduğu gibi bodrum civarındaydım...

bu nedenle bir süre kayıt da giremedim...

bayram süresince bodrumda yaklaşık 2 milyon kişi olduğu söyleniyordu...

gerçektende ilk defa bir sokakta araç değil yaya trafiğinin sıkıştığına tanık olduk...

tabi bu kalabalığın bir dönüşü olacağınıda tahmin etmiştik aslında...


ancak yoldaki yoğunluk tahminlerimizin çok daha üstünde oldu...

yol afyona 10 km kala sıkıştı...


yaklaşık 2 saat kadar dur kalk gittikten sonra aralarda derelerde yol araken rasgeldik rafet ustaya...

mekan güzel göründü gözümüze girdik...

laf aramızda yolda koku yapmayan sucuk döner reklamlarınada okudukça gülmüştük...


mekan yeşillik içinde bir bölümü fast-food, bir bölümü restourant, bir bölümü ise çardaklar şeklinde yapılmış...


oturur oturmaz hemen birer sucuk döner ve birer yayık ayran sipariş ettik...

sucuk döner diğerlerinden daha farklı ve çok daha lezzetliydi...

içine tuz basılmamıştı...

ekmeği ise çıtır çıtır taş fırın ekmeğiydi...

(bu arada gidiş yolunda cumhuriyet tesislerinde durmuştum... neredeyse küflenmek üzere olan bayat ekmek arası berbat bir sucuk ve  saygısız personelle muhatap olmuştum)

yanına gelen ayran salatalıklıydı...

bende duyunca şaşırdım ama gayet lezzetliydi, tabi cacık seviyorsanız :)

ayranın üzeri köpüklüydü ve köpüğü yemek için kaşıkta düşünülmüştü...

o kalabalıkta bile gelen çay çok şık bardaklarda ve çok lezzetliydi...

sucuk döner heryerdeki gibi 9,00 TL ayran  3,00 TL ...


tesisin eleştirilecek tek yanı son derece küçük ve yetersiz tuvaletleri ki onuda düzeltirlerse gelenlerin daha da memnun kalacaklarından eminim...

güzel bir mola için hiç bir hizmet vermeden sadece insanları soymayı hedefleyen tesisler yerine tercih edilebilecek bir mekan rafet usta ....


                                                 anı defterinide yazmamak olmazdı :)




 

noodle tavuklu ve sebzeli

uzakdoğu mutfağının bizde de sevilen lezzetlerinden noodle yaptım geçen gün...

daha önce bir kaç restoranda yediğim noodle aslında makarnadan başka bir şey değil bence...

ama içine konulan soya sosuyla ve vog tavada yüksek ısıda suyunu kaybetmeden pişen sebzeleriyle ve tabiki havalı ismiyle bir anda bütün restoranların menüsüne girdi...

yapımı için öncelikle olmazsa olmazı soya sosu...

bunun dışında  1 tane kabak 1 yada 2 tane havuç  bir miktarda julyen doğranmış tavuk göğsü işimiz görecektir...

kabağımızı ve havuçlarımızı soyup julyen biçiminde doğradıktan sonra içine bir miktar sıvı yağ koyduğumuz vog tavamızda harlı ateşte çevirmeye başlıyoruz...

bu sırada bir miktar sıcak suyuda tencerede kaynatıp içine noodle larımızı koyup makarna şeklinde haşlıyıoruz...

burada dikkat edeceğiniz nokta suya fazla tuz koymamak ki ben hiç koymuyorum...

zira soya sosu çok tuzlu...

vog tavamıza sebzelerimizin üstüne tavuklarımızıda ilave edip beraberce sotelemeye devam ediyoruz...

pişme kıvamına yaklaştığı zaman içine soya sosumuzu ilave edip süzdüğümüz noodle makarnamızıda tavamıza koydoktan sonra beraberce malzememizi çevirip harmanlıyoruz... (bu aşamada varsa  biraz da barbekü sos ilave edebilirsiniz)

artık noodle makarnamız yenmeye hazır...

ben buraya koymayı düşünerek yapmadığımdan düz tabakta servis yaptım ama sizler bir kase içinde servis yaparsanız daha albenili olacaktır...

afiyet olsun...

Çilek Reçeli - strawberry jam recipe -



çileğin tamda mevsimine geldiğimiz bu zamanda yaptığım çilek reçeli tarifinide yazmak istedim sizlere...

dışarıdan aldığınız içinde ne olduğu belli olmayan, glikoz, fruktoz gibi bünyeye düşman maddelerle tatlandırılan reçeller yerine çocuklarınıza evde yaptığınız reçelleri yedirmek daha güzel olur diye düşünüyorum...

yarım saatinizi ayırın ve reçelinizi evde yapın...

gelelim tarifimize...

reçelimiz için aldığımız çileklerimizi 10 dk. kadar suda beklettikten sonra suyunu süzüp, saplarını ayıklayıp büyük olanları 2 yada 4 e bölüp  tenceremize koyuyoruz...
 

üzerine 1/1 ölçüsünde şekeri ilave edip şekerler eriyip sulanana kadar yaklaşık 5-6 saat bekletiyoruz...

daha sonra ocağa koyup orta ateşte fazla karıştırmadan kaynamaya bırakıyoruz...

üzeriden biriken köpükleri alarak kıvamı olana kadar yaklaşık 20dk- 30 dk. arası kaynatıyoruz...

olmasına yakın içine küçük 1 tane limon sıkıyoruz...

tabi uzun saklayacak olanlar limon yerine bir çay kaşığı limon tuzuda koyabilirler, daha dayanıklı olsun diye...

bir çay tabağını buzluğa koyup 10-15 dk dondurduktan sonra reçelden bir tatlı kaşığı kadar içine koyup ortadan parmağımızla bölüyoruz hemen birleşmezse kıvamı olmuş demektir...

kavanozumuza koyup sağlık ve afiyetle yiyebiliriz...



sucuk yapıyoruz...( evde sucuk tarifi )

gazetelerde hergün yeni bir et sıkandalı çıkıyor...

bir gün at eti, bir gün kaçak et yok efendim kanser yapıyor, insanın yiyesi gelmiyor...

e onu yeme bunu yeme, biz ne yicez diye düşünüyor insan...

yapacak tek şey mümkün olduğunca doğal beslenmek...

biz yoğurdu hatta peyniri ve  sucuğu evde kendimiz yapıyoruz...

hemde köyde değil şehrin göbeğinde...

hafta sonları yakın köylerden birinden yoğurt ve yumurta alıyorum hem çocuk köy hayatını görüyor, alışveriş merkezi dışında açık havada geziyor, hemde doğal besinler alıyoruz...

bugün bende yaptığım sucuk tarifini sizlerle paylaşayım dedim...

sucuk için şöyle yağlısından 1 kg kıyma , 70 gr. sucuk baharatı (aktarlarda, loman hekim tarzı dükkanlarda bolca bulmak mümkün 70gr. 1 tl tutuyor) , bir miktar kimyon, sarmısak ve tuz yeterli oluyor...

kıymamızın içine iyice ezilmiş en az 8 - 10 büyük diş ( ki isteğe göre biraz daha da konabilir ) sarmısakla beraber sucuk baharatını ilave ediyoruz.
ben bu baharata ilave olarak kimyon, yenibahar ve tatlı toz bir biberden de 2-3 çay kaşığı  koyuyorum, daha lezzetli oluyor.

yine herkez koymamakla beraber ben 2 çay kaşığı kadarda karbonatıda ilave ediyorum.

yaklaşık 4-5 çay kaşığı kadarda tuz ilave etmeyi unutmuyoruz sucuğumuza...

tüm malzemelerimizi iyice yoğurduktan sonra kabımızın ağzını streçle kapatıp buzdolabında 1 gün dinlenmeye bırakıyoruz...

bundan sonrasında eğer makinanız varsa yine aktarda metresini 1 tl ye alabileceğiniz sucuk bağırsağını sıcak suda bekletip yumuşadıktan sonra içine doldurabileceğiniz gibi benim gibi streç filmlede yapabilirsiniz...

sucuğu parçalar halinde streç filmle sarıp buzlukta saklıyorum ben...

tabi böyle yapınca kurutma imkanı pek olmuyor...

yiyeceğimiz kadarını buzluktan çıkarıp hafif çözüldükten sonra dilimleyip tavada kızartıp yiyiyoruz...






arnavut ciğeri

arnavut ciğeri için aslında benim kullandığım iki method var...

buraya ikisinide yazacağım, siz arasından kendinize en uygun olanını seçersiniz...

bize öncelikli gerekli olan malzeme tabiki dana ciğeri...

ciğerimizin zarı soyulmuş sinirleri alınmış olması ve küçük parçalar halinde doğranarak hazırlanması bu yemekteki en önemli faktör...

ben malzemeyi satın aldığınız sakatatçıya hazırlatmanızı öneririm zira bir miktar ustalık isteyen bir iş, ciğerin zarını soymak...

bu yemeğin tarifi çok kolay ama kıvamı ve lezzeti yakalamak göründüğü kadar kolay değil maalesef...

ciğerlerimizi geniş bir gazete yada kendi paketinde aynen hamsi tavada hamsileri unladığımız gibi unluyoruz...

ilk pişirme şeklimiz kızartma tavamıza bolca sıvı yağ koyup aynen balık kızartır gibi unladığımız ciğerlerimizide tavamızın alacağı kadar azar azar birkaç partide yağımıza atarak kızartmak...

burada dikkat edeceğimiz husus ocağın ısısının ne ciğerler sulanacak kadar az, nede unlar yanacak kadar fazla olmaması...

ikinci yöntemimizde ise  bütün ciğerlerimizi alacak yayvan bir tencere yada tavaya ilkindeki kadar çok olmamakla beraber yinede bol sayılabilecek miktarda yağ koyup ve yine yağ iyice ısındıktan sonra ciğerimizin tamamını içine atarak tenceremizin kapağını kapatıyoruz...

ocağınıza göre orta yada harlıya daha yakın bir ısıda ciğerlerimiz biraz sulanıp sonra suyunu çekene kadar pişiriyoruz...

yağına düşünce birazda çok kurutmadan yağında çevirip lokum kıvamında afiyetle yiyiyoruz...

aslında anlaşılacağı gibi iki yöntemde de bütün et pişirme tekniklerinde olduğu gibi kritik nokta ocağın ısısı...

etleri ne kurutmak nede çiğ bırakmak ve hatta aşırı suyla bütün lezzetini almak doğru pişirme şekli değil,
asıl olan ne pişirirsek pişirelim malzemenin lezzetini korumak...

sütlaç (rice pudding)



bu aralar evin yakınındaki bir köyden süt alıp evde yoğurdumuzu kendimiz yapıyoruz.

bir iki hafta önce yine süt aldığımda aklıma  uzun zamandır sütlaç yemediğim geldi ve sütlaç yapmaya karar verdim...

bende sizler gibi internette sütlaç tariflerine baktım....

ancak karadenizde yediğim gibi damak tadıma uygun bir tarif bulamadım...

tabi sütlacı bir kere kafama koyduğum için kendimce yaptım, tadı gayet güzel olmasına rağmen pirincini ve kıvamını pek ayarlayamadım biraz koyu oldu.

sütlü tatlı pilavımızı ziyan olmasın diye yedik mecburen:)

bu hafta ise ilk tecrübemden dersimi aldım ve tam kıvamında bir sütlaca imza attım...

nasıl mı yaptım...

öncelikle orta boy bir tencerenin içine bir nescafe fincanından bir daha az pirinci ve yaklaşık 2-2,5 nescafe fincanı suyu koyup pirinçleri haşladım...

ben taze sütle yaptığım için bir yandan sütüde kaynattım...

bu arada bir kaseye 3 tane yumurta kırıp iyice çırptım içine bir su bardağı kadar soğuk  süt, bir paket vanilya ve 25 gr pirinç unu ilave ettim.(markette pirinç unu 25 gr halinde ayrılmış ambalajda satılıyordu bu nedenle gr olarak ölçü verdim ) topak kalmayacak şekilde çırptım.(ben yumurtaları komple kırdım ancak bazı tariflerde sadece sarısını önerenlerde var)

pirinçler pişipte helmelenmeye başladığında üzerlerine 2 lt süt ve hazırladığım karışımla beraber bir nescafe fincanı kadarda toz şeker ilave edip kaynamaya bıraktım...

istediğim kıvama geldiğince kaselere boşaltıp önce biraz oda sıcaklığında sonrada buzdolabında soğutarak afiyetle yedik...

bu arada isteyenler alüminyum kase yada küçük güveçler  kullanarak fırınada atabilirler sütlacı.Fırında pişirecekseniz sütlacınızdan bir miktarını ayırıp 1 yumurta sarısı ile karıştırıp kaselerinizin üstüne pay etmeniz gerekiyor.sonrasında ise sütlaçları dizdiğiniz tepsiye yarısına kadar su koyup o şekilde fırınlamalısınız...

Kıymalı Kol Böreği ( hazır yufkadan )

hafta sonu kzımın en sevdiği börek olan kıymalı kol böreği yaptım ve resmini çekip tarifini sizlerlede paylaşmak istedim...

ben 4 yufkadan yaptım tepsiye tam geldi ama siz tepsinize göre daha çok yada daha az yufkadan yapabilirsiniz...

böreği kıymalı yada peynirli hatta ıspanaklı ve patatesli olarak yapabilirsiniz ancak şunu belirtmeliyimki kıymalısı muhteşem oluyor bence bu börek kıymalı olmalı...

böreğin içi için 300gr. kadar kıyma (4 yufka için anca yetecektir ) ve orta boy 2 kuru soğan gerekiyor...

soğanları ufak küp şeklinde doğrayıp bir miktar sıvı yağda ve yüksek ateşte  şeffaflaşana kadar çevirdikten sonra kıymamızı ilave edip kıymada büyük topak kalmayacak şekilde ezerek  kısık ateşte ağzını kapatıp pişmeye bırakıyoruz...

bu arada içine bir miktar tuz,karabiber ve isteğe bağlı olarak (ben tercih ediyorum) kuş üzümünüde ilave ediyoruz...

harcımız içinse 3 yumurtadan ikisini komple bir tanesinin ise sadece beyazını bir kaba kırıp, bir yumurtanın sarısını üstüne sürmek için ayırıyoruz...

yumurtaları çırpıp içine bir su bardağından biraz az süt ilave edip iyice karıştırdıktan sonra içine yarım çay bardağı kadar sıvı yağ, 1 çay kaşığı kadar tuz ve iki çay kaşığı kadar da şeker ilave ediyoruz...

tüm malzememiz hazır olduktan sonra yufkalarımızı düz bir biçimde açıp teker teker  önce tamamına yumurtalı karışımı sonrada  orta  kısmına ağırlıkla gelecek şekilde kıymalı karışımımızı selpiyoruz...

malzememizi koyduğumuz yufkamızı sanki halı yuvarlar gibi yuvarlayarak rulo haline getiriyoruz ve önceden sıvı yağla yağladığımız tepsimize yerleştiriyoruz...

4 yufkayıda bu şekilde tepsiye dizdikten sonra üzerine ayırdığımız yumurta sarısını sürüp bir miktarda susam gezdirdikten sonra tepsimizi daha önceden 180 derecede ısıttığımız fırınımıza atıp üzeri kızarana kadar pişiriyoruz ...

afiyet olsun...

fırında istavrit

istavrit kış mevsiminin hem ucuz hemde lezzetli balıklarından...

ancak tavada kızartması çok meşakatli ve birazda ağır oluyor...

bende fırında olurmu dedim ve denedim...

sonuçmu bence gayet güzel oldu...

üstelik ne kadar kolay olduğuna inanamayacaksınız...

fırın 200-230 derece civarlarında ısınırken bende fırın tepsilerinden birine yağlı kağıdı serdim ve balıkçıdan aldığım ve temizlettirdiğim istavritleri yıkadıktan sonra tepsiye döktüm...

üst üste gelmeyecek şekilde serdiğim balıkların üzerine bir miktar sıvı yağ ve tuz  gezdirdikten sonra fırına verdim...

burada dikkat edilmesi gereken husus fazla kurutmamak...

yeterince pişince fırından çıkarttığınızda belki tava kadar lezzetli olmuyor ama hem pratik hemde hafif bir akşam yemeği oluyor...

çalışan eve geç gelenler için bence tercih edilebilir denemenizi öneririm...

karidesli makarna salatası

hafta sonu denediğim makarna salatası tarifimi sizlerlede paylaşmak istedim...

öncelikle bir avuç kadar dondurulmuş karidesi küçük bir tencerede bir limonun suyula beraber haşlanmaya bırakarak başladım işe...

başka bir tencerede yarım paket istiridye yada salyangoz makarnayıda çok fazla ezilmeyecek şekilde haşlıyoruz...

bir kaseye 5-6 kaşık kadar yoğurt içine 1-2 kaşık kadar mayonez 1 su bardağı kadar dilimlenmiş siyah zeytin, tuz ve sıvı yağ koyup karıştırıyoruz...

haşlanan karideslerimizi biraz soğuk suya tutup yıkadıktan sonra ister bütün olarak isterseniz 2-3 parçaya bölerek hazırladığımız karışıma ilave ettikten sonra biraz mısır ilave ederek tamamlıyoruz...

makarnalarımızlada iyice karıştırdıktan sonra salatamız servise hazır artık...

afiyet olsun...